2 Ağustos 2020, Sinti ve Romanlar için Holokost Anma Günü vesilesiyle anma konuşması
Benim adım Zilli Schmidt. Ben bir Alman Sintiza’yım ve Auschwitz imha kampından sağ kurtuldum. Artık 96 yaşındayım ama Auschwitz’de yaşadıklarımı asla unutmayacağım.
1939 yılına kadar ailemle birlikte Ingolstadt’ta yaşadım. Orada okulu bitirdim. Hitler gelene kadar sağlam bir ailemiz vardı. Mutlu bir aile ve iyi bir hayat. Ama Nazi zulmü gitgide kötüleşince kaçtık: Önce şimdiki Çekoslovakya’da bulunan Eger’e, sonra 1940’ta Lorraine’e. En büyük kardeşime daha yakın olmak istedik. Wehrmacht’a çağrıldı ve Fransa’da görevlendirildi.
Ama Lorraine’de bile Gestapo’ dan güvende değildik. 1940 yılında Gestapo tarafından tutuklandım. Orada birçok kamp ve hapishane gördüm. Sonunda, şimdi Çek Cumhuriyeti olan Lety kampına sürüldüm. Orası Sinti ve Romanlar için büyük bir toplama kampıydı. Çok az yiyecek aldık ve sürekli açtık. Başta çocuklar olmak üzere birçok insanımız öldü. Bir keresinde kaçmayı başardım ama tekrar yakalandım.
Sonunda Auschwitz-Birkenau’ya sürüldüm. Bu sürülme Mart 1943’teydi. Sinti ve Romanlar için kamp bölümü daha yeni inşa edilmişti. Ben imha kampına gönderilen ilk Sinti’lerden biriydim. Tabii o zamanlar hepimizin öldürüleceğini bilmiyordum. Yavaş yavaş, neredeyse tüm aile üyelerim Auschwitz-Birkenau’ya geldi: Babam, annem, kız kardeşim ve onun yedi çocuğu ve küçük kızım. 2 Ağustos 1944’te hepsine gaz verildi. Bundan bahsetmek istemiyorum.
Bundan kısa bir süre önce Ravensbrück’e sınır dışı edildim. 2 Ağustos’ta hala Auschwitz’de olan Polonyalı bir kadınla konuştum. Bana tüm Sinti ve Romanların Auschwitz’de öldürüldüğünü söyledi. Auschwitz hakkında herkesin önünde konuşmaya başlayalı sadece birkaç yıl oldu.
Kendi kendime dedim ki: “Auschwitz’i deneyimleyen neredeyse hiç kimse kalmadı. Son kurtulanlardan biri olarak deneyimlerimi paylaşmak artık benim görevim.” Bugüne kadar çok az insan Nazilerin Sinti ve Romanlara ne yaptığını biliyor. Elimden geldiğince Auschwitz hakkındaki gerçeği anlatacağım.
Yaşadığım her şeyin tekerrür etmesinden korkuyorum. Bugün insanların etnik kökenleri nedeniyle nasıl dışlandıklarını ve zulme uğradıklarını görüyorum. Görüyorum ki birçok eyalette insan hakları ihlal ediliyor.
Ama aynı zamanda birçok gencin, özellikle de gençlerin demokrasiyi ve insan haklarını geliştirmek için ellerinden geleni yaptığını görüyorum. Şimdi sıra genç kuşağa kalmış: Böyle bir anın bir daha olmasına asla izin vermemelisiniz.